Ceuta uğrağında bir denizcilik deneyimi de var. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu’nun tuzluluk oranı ve buharlaşma hızındaki farkla gelgit akıntıları kendine has bir durum yaratıyor.

İber Yarımadası’ndan okyanus ve kıtalara açılma, gerek denizciliğin gerekse tarihin belirleyicisi olmuş bir eylem. Bu tarihsel atılıma dair birçok görüş ileri sürülse de tarihçilerin uzlaştığını söylemek zor. Arap korsanlara karşı Haçlı ruhu ya da Gine altınlarına ulaşma arzusu gibi Etiyopya’daki Prester João’nun egemen gücüne erişme ya da karabiberin menşeine erişme motivasyonları artık geçerli değil.

Bölgesel gerilimler ve çatışmaların denize açılma sebebi olduğu dönemlerde Ceuta kuşkusuz bugünkünden çok daha stratejik bir noktaydı. Kuzey Afrika’da, Cezayir ile Fas arasındaki ezeli rekabetin de etkisiyle, Kanarya Adaları, Ceuta ve Melilla da İspanya ile Mağrip arasında hep sürtüşme yaratan bölgeler oldu.

Günümüzde de Akdeniz’in en batısında Cebelitarık’ın varlığı, İspanya ile İngiltere arasında sorun olmaya devam ediyor. Daha doğuda ise Mısır ve Libya arasındaki sınır güvenliği gerginlik nedenlerinden biri ve askeri müdahale tehdidi sürüyor.

En büyük güncel sorun ise en kısa yoldan kıta değiştirme niyetindeki Afrikalı sığınmacılar. Durum böyle olunca Ceuta’nın jeopolitik önemi turistik özelliklerinin önünde yer alıyor. Dolayısıyla yolu Ceuta’ya düşenlerin turistik tatmini politik bilgiye sahip olmasına bağlı.

Ceuta’nın Jeopolitik Önemi

Ceuta’da gezerken insan kendini sıkça Fas’ta sanabilir. Bu küçük kentin sınırları da zaten Fas’a açılıyor. Atlantik kıyılarından dolayı Fas’ın üç büyük müşterisi ABD, Kanada ve Brezilya.

Bu konumunu koruması, Cezayir’in müdahalelerinden uzak kalmaya ve İspanyol varlığıyla rekabet edebilmeye bağlı.

Ceuta ve Fas’ı çevreleyen diğer ada ve arazileri ise İspanya’nın Latin Amerika üzerindeki geleneksel etkisini korurken NATO ve AB’ye de güvence sağlıyor. Bu nedenle Ceuta aslında Akdeniz’den çok Atlantik ve Gine Körfezi’ne bakıyor.

Savunma sanayiinde, özellikle Türkiye’yle yaptığı ortaklık, İspanya’yı bu alanın ihracatçı ülkeleri arasında yedinci sıraya yükseltmiş durumda.

Ceuta için küreselleşme yeni bir olgu değil. Hatta kıtalararası sistemin Portekiz’in Ceuta’yı ele geçirdiği 1415’te başladığı bile söylenebilir.

Dramatik Cebelitarık Dağı’nın En Güzel Göründüğü Yer

Avrupalılar Portekizlileri takip etti ve keşiflere dayalı sömürgeler oluştu. Cebelitarık Boğazı’nın doğu girişindeki, iki kıtanın birbirine en yakın olduğu nokta burasıdır, halen İspanya’nın Cadiz eyaletinin bir parçası durumunda. Sakinlerinin yüzde 85’i İspanyol ve tipik bir Endülüs kasabası havasına sahip. Surlarla çevrili eski şehrin 17 ve 18’inci yüzyıl yapıları ayakta ve yeni şehre göre çok daha cazip.

Yeni şehrin gelişimi ise 1912’de, Fas’ın kuzeyi İspanyol korumasındayken oluşmuş. Yani, kentin yeni kısmı da eski. Fas 1956’da bağımsızlığını kazandıktan sonra ekonomik avantajlarını kaybeden kasaba nüfusunun yarısını kaybetse de son yıllarda turizmin gelişmesi ve popülaritesinin artmasıyla yeniden nüfus kazanmaya başlamış.

Küçük tersaneleri ve limanıyla halen bir balıkçılık merkezi olma özelliğini koruyor. Ve tüm bunların yanında hâlâ önemli bir askeri nokta.

İster Akdeniz’e giriyor isten Mare Nostrum’u terk ediyor olun, ideal bir uğrak noktası olduğunu da unutmamak gerekir. Hele ki alternatifi olan Tanca’yı zaten tanıyor olanlar için kaçırılmayacak bir keşif olacağı kesin. Köhne ve bomboş bir marinada Afrika’ya ayak basmak kötü olabilir mi? “Yaptım” hissini yaşamak bile insanın yanına kâr kalıyor. Kaldı ki o dramatik Cebelitarık Dağı’nın en güzel göründüğü yer de burası. Daha havalı bir Instagram noktası zor bulunur.

Cebelitarık geçişi sırasında Tanca’nın büyülü atmosferinden ayrılıp balık peşinde koşan Faslı avcıları selamlarken, buraya has çift yönlü akıntıyla da tanışılıyor. Yani Ceuta uğrağında bir denizcilik deneyimi de var. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu’nun tuzluluk oranı ve buharlaşma hızındaki farkla gelgit akıntıları kendine has bir durum yaratıyor. En dar yeri 7.7 mil olan boğazın uzunluğu ise 35 mil.

Ceuta, zengin tarihi, kültürel çeşitliliği ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine eşsiz deneyimler sunan bir şehirdir. Parque Marítimo del Mediterráneo, yapay göletleri ve yemyeşil bahçeleriyle dinlenmek isteyenler için ideal bir mekândır. Ayrıca, Monte Hacho’dan hem Akdeniz hem de Atlas Okyanusu’nun birleştiği noktayı izlemek mümkündür. Ceuta, Avrupa ve Afrika kültürlerinin buluştuğu, keşfedilmeyi bekleyen bir hazinedir.