Canlılar bulunduğu ortamlarda sürekli bir ısı alışverişinde bulunur. Bu alışveriş sırasında çevrenin mevcut ısısına adapte olan insan bedeni, belli bir ısı eşiğinden sonra üşüme ya da terleme tepkisinde bulunur. Isı eşiği türler arası farklılık gösterdiği gibi bireysel olarak her insanda da farklı aralıklarda seyreder. Bu yüzdendir ki aynı hava şartlarında aynı çevrede yaşamını sürdüren insanların bazıları üşürken bazıları havanın normal olduğu yönünde söylemde bulunur.
Isıl konfor ise hareket edilen ortamın sıcaklığı, nemi veya havalandırmasının bireyler üzerinde yarattığı duygu olarak tanımlanır. Konforun sağlanması ya da sağlanmaması bireylerin günlük aktivitelerinde oldukça etkilidir. İnsan vücudunun gerek duyduğu ısı eşiğinin ortamda sağlanması halinde bireyler rahatlıkla ve sorunsuz bir şekilde eylemlerini gerçekleştirebilir. Eylemlerin gerçekleşmesi sırasında farklı bir uyarıcıya maruz kalmamış olur.
Tam tersi durumda yani gereksinim duyulan ortam sıcaklığı sağlanamadığında ise bireyler öncelikli olarak ısınma ihtiyacı duyar. Bu ihtiyacı karşılanmadığı sürece günlük aktivitelerin gerçekleştirilmesi yavaşlar ve aksar. Isıl konfor, canlıların zihinsel olarak memnuniyet hissetmeleri için önemlidir. Yaşanılan çevrede oluşturulan bu konfor sayesinde canlıların performanslarında değişimler meydana gelir. Bu değişimler doğru yönde olduğu takdirde işlevsellik kazandırır.
İnsanlar, tıpkı memeliler ve kuşlar gibi sıcakkanlı bir canlıdır. Sıcakkanlı canlıların ortak özelliği ise vücut ısılarını sabit tutmaya çalışmalarıdır. İç sıcaklığın sabit tutulması sırasında çevrenin ısısına göre bir değişim meydana gelir. Çevrenin ısısı vücut ısısının çok üzerinde bir sıcaklığa sahip ise beden kendini soğutur ve dengelemeye çalışır. Tam tersi bir durumda yani çevrenin ısısının vücut ısısının çok altında bir sıcaklığa sahip olmasında ise vücut ısı oluşturarak denge kurmaya çalışır.
Çevre ile kurulan bu ısı alışverişi bağı tüm memelilerde bulunan hipotalamus sayesinde gerçekleşir. İnsanlar, yediği ve içtiği besinlerden aldıklarını vücutlarında enerjiye dönüştürür. Bu şekilde elde edilen enerji hipotalamus sayesinde ısı dengelemesinde kullanılır. Biyolojik donanımları itibariyle insanların vücut ısısını dengelemek bir noktaya kadar mümkün olsa da söz konusu ısıl konfor olduğunda çevre etkisi ön plana çıkıyor.
Vücudun ısı düzenlemekle görevli sistemi deri ile iş birliği içinde çalışır. Ortamın sıcaklığına bağlı olarak deri altında bulunan kan akımı kasılmaya bağlı azalır. Bu sayede vücut yüzeyinden kaçan ısı miktarında azalma meydana gelir ve ısı kaybının önüne geçilir. Deri dışında cilt üzerinde bulunan tüy ve kıllar da ısının yalıtımında görevlidir. Kasları harekete geçirerek bedenin titremesine neden olur. Vücutta meydana gelen tüm bu reaksiyonlar ısı direncini düşürmek içindir.
İnsanın fizyolojik olarak ortamın ısısına adapte olması bir özelliği olsa da konfor açısından çevre ile bir uyum içerisinde olması gerekir. Uyum sürecinde deride gerçekleşen terleme ve kılların dikleşmesi gibi fizyolojik süreçler ısıl konfor için rahatsız edici durumlardır. Bu nedenle bulunulan ortamın nemi, sıcaklığı ve havalandırması rahat hareket etmeye uygun olmasında fayda vardır. Bedenin reaksiyon vermesine gerek duymayacak bir ısı aralığı her zaman ideal olandır.
İnsan vücudu, dışarıdan yiyerek ve içerek aldığı besinleri metabolizma sayesinde yakar. Yanan besinler enerjiye dönüşür ve vücut ısısının dengelenmesinde kullanılır. Vücut ısısı normal bir insanda ortalama 37 derecedir. Tabii bu değer 0,5 oranında artı veya eksi yönde değişim gösterebilir. Vücudun iç ısısının dışında deri sıcaklığı ise 31,5- 33,5 derece arasında yer alır. Deri yüzeyindeki sıcaklık ortama bağlı şekilde değişebilir. 1-3 derece arası bir değişim insanları rahatsız etmez.
Bireyden bağımsız bir şekilde bulunulan ortamın da ideal sıcaklık değerleri vardır. İdeal sıcaklık yani ısıl konforun sağlanması bireylerin günlük hayatını kolaylaştırmak ve aktivitelerini rahatça yapabilmek açısından önem taşır. İnsanların işlerini yaptıkları, yemek yediği ve günün büyük bir kısmını geçirdiği iç mekanlarda ideal sıcaklık 20-25 derecedir. Bu sıcaklık değeri mekanların yalıtımlı olup olmamasına göre aynı aralık içerisinde artıp azalabilir.
Isıl konfor sağlanabilmesi için mekanların iç yüzeyi de 17- 19 derece arası bir değerde olmalıdır. İç yüzeyin sıcaklık değişimi de cephenin güneş alıp almaması ve iç mekânın yeterince ısınıp ısınmaması ile değişir. İç yüzey ile birlikte döşeme ve tavan döşeme sıcaklığı da 18- 20 derece arasında değişkenlik gösterir. Tavanın veya tabanın ısı değeri, dairenin altında ve üstünde yerleşim olması durumuna göre değişir. Orta kat bir apartman dairesi ile müstakil bir evin ısıl konfor alanını oluşturmak farklı güçlüktedir.
Her birey gün içerisinde yapacağı işlerde rahat hareket etmek ister. Rahatlığın sağlanması ve performansın ortaya çıkması gerek bireyden gerek ortamdan kaynaklı faktörlere bağlıdır. Bu ortamın sağlanabilmesinde etkili olan ısıl konfor bileşenleri ise şunlardır:
Isıl konforu etkileyen başlıca faktör iklimsel durumlardır. Birçok insanda konforunu belirleyen hava durumları farklı seyreder. Kimi bireyler sıcak havalarda kimisi ise serin ve bulutlu havalarda kendini daha iyi hisseder. Dışsal veya iklimsel etkenlerde havanın taşıdığı nem, sıcaklık ve hareketi söz konusudur.
Yapı özelliklerinde öne çıkan ısıl konfor bileşenleri ise yaşanılan veya bulunulan bina ile ilgilidir. Yapının iç yüzeyinin sıcaklığı, bakı faktörü, dış duvar kaplaması, yalıtımı bunlara örnektir. Aynı zamanda binadaki pencere sayısı ve boyutları da örnek gösterilebilir.
Yapı tesisatına dair faktörler daha çok binada yer alan ısıtma ve soğutma sistemleri ile ilgilidir. Ortamın aktivitelere uygun hale getirilmesinde oldukça etkili olan soğutma ve ısıtma sistemlerinin, özellikle iş yeri gibi kalabalık ortamlarda kullanılması hayat kurtarıcıdır.
Isıl konfor bileşenlerinden insan kaynaklı olan birtakım faktörler söz konusudur. Bireyin yaşı, giydiği giysileri, cinsiyeti vb. faktörler bunlara örnektir. Konfor alanın oluşması kadın ve erkeklerde farklı olabildiği gibi yaşlı veya genç olmalarıyla da ilgilidir. Gençler yaşlı bireylere göre daha az ortamın sıcaklığından etkilenir.
Isıl konfor alanının sağlanabilmesi için önce kişisel olarak her bireyin kendini keşfetmesi gerekir. Bireyden kaynaklı konfor parametreleri kişinin sıcağa mı yoksa soğuk bir ortama mı yatkın olduğuna göre değişir. Sıcağa ihtiyaç duyan bireyler bulundukları ortamı değiştiremedikleri takdirde kıyafetleri ile bir ısı dengesi kurabilir. İdeal sıcaklıktaki ortamlarda ise rahat hareket edebilecekleri giysileri tercih etmesi konfor alanını yaratmada katkı sağlar.
Birey dışında ısıl konfor sağlanmasının yapı ile ilgili belli başlı önlemleri vardır. Her şeyden önce yapının yapım aşamasında kaliteli malzemelerin kullanılması ve ısı yalıtımı oldukça önemlidir. Bununla birlikte yapıları bakı etkisini göz önünde bulundurmakta fayda vardır. İç sistemler yapılırken ortamın ısı değerlerini ayarlayabilecek ısıtma ve soğutma sistemleri de bir başka önlemdir. İç mekanda kullanılabilecek zemin ve duvar malzemeleri de konfor alanına katkı sağlar.
Kategoriler: [post_category]
Online Keşife Abone Ol
Online Keşife Bültene Abone ol
Güncel Konular
Dilediğiniz Makaleyi Bulun...
Kütüphane | Onlinekesif.com bir Online Keşif A.Ş. Kuruluşudur | © 2024 CodeAD Inc. | Gizlilik Sayfası
Bu site, cihazınızda bilgi depolamak için çerezler kullanır – bazıları sitemizin çalışması için gereklidir, diğerleri ise siteyi ve reklamlarımızı geliştirmemize yardımcı olur, ancak siz izin vermedikçe gerekli olmayan çerezleri ayarlamayacağız.
Tercihlerinizde istediğiniz zaman değişiklik yapabilirsiniz.