Timuçin Binder’in tek başına başladığı Kayık 1934 motorsuz ekolojik yelkenli projesi, aynı hayali paylaşanların da katılımıyla ilerliyor ve Bodrum denizde geçmişte kalmış bir görüntüyle yeniden karşılaşmaya hazırlanıyor.
Timuçin Binder Purdue Üniversitesi’nde makine mühendisliği, Berkeley Üniversitesi’nde antropoloji ve arkeoloji öğrenimi gördükten sonra doğaya ve denize yakın bir yaşamı tercih etmiş. “İlk kez on yaşında çıktım denize. Yetmişli yılların ilk yarısıydı, Bodrum’da mavi yolculukların ilk yılları. Bomboştu ortalık. Bazen bir, iki gün ne bir tekne ne de bir insan, sadece biz olurduk koylarda. İnsanları gezdiriyorduk. Yoruluyordum. Çoğu gece yattığım yeri bilmezdim. Çocukluğum ve ilk gençliğim böyle geçti…”
Denizci bir ailenin çocuğundan da farklı bir tercih beklenemezdi. O çocuk deniz ve doğada büyüdükten sonra modern kentsel yaşamla tanıştı. Okudu. Çalıştı. Ama aklında hep çocukluk yılları kaldı. “Başaltını göstermişti babam yatmam için. Vakit gelince yattım. Ama tavanla aramda on santim ya var ya yok. Sanki tabuttayım. Yok, dedim, olmayacak. Aldım yatağı, attım güverteye. Tekrar uzandım ve ne göreyim, tepemde binlerce yıldız. Öyle bakakaldım bir süre, dalıp gidene kadar. Yatış o yatış, bir daha başaltına dönmedim.”
Büyüdüğü dünya da bozuluyordu ama yine de kentin bencil, baskıcı ve saldırganlığına tercih etti. Farklı yaşamanın mümkün olduğu görmek ve göstermek istiyordu. “Doğayla ve kendi doğallığımızla uyum içinde, dünyamızın diğer yaşamlarıyla uzlaşarak. Ve paylaşarak, diğer yaşamlarla paylaşarak, en az zararla yaşayarak.” Ve bir grup insan bir araya gelerek farklı bir yaşam için, dahası ekolojik bir yaşam için bir kayık yapmaya girişti.
Bir yelkenli: Kayık 1934. “Modern hayatın getirdiği kalıpları ve kısıtlamaları takmadan, onlara direnerek, doğru bildiğimiz şekilde yaşamak için. Elden geldiğince az zararla, dünyamızla ve kendi bedenselliğimizle uyum içinde.”
Niyetleri sadece yaşamakla kalmayıp başkalarına da ekolojik yaşamı göstermek. Çünkü kendileri gibi düşünenler, bir şeylerin yanlış olduğunu hissedenler olduğunu biliyorlar.
“Onları yelkenlimize davet edeceğiz. Beraber keşfedeceğiz, konuşacağız, dans edeceğiz, öğreneceğiz. Başka türlü yaşamanın mümkün olduğunu eylemle öğreneceğiz. Mücadele de edeceğiz. Dünyamızın kentler dışındaki doğal alanlarının içindeki canlılarla birlikte tamamen yok olmaması için direneceğiz. İşte bu kayık bunun için yapılıyor. Elimizi, en azından kendi yöremizde taşın altına sokmak için.”
Kayık 1934 bir ekolojik sorumluluk ve direniş projesi. Ne ticari bir girişim ne de keyif için yapılıyor. Yaşamayı mutlu olma sanatı olarak görüp bunun yolunun ekolojik davranmaktan geçtiğini düşünenlerin girişimi.
Sadece konuşmak yerine, yaşamın eylem olduğunu, öğrenme ve değişimin uygulamayla geldiğini gösterecek. Tamamen bireylerden oluşan destekçilerinin katkılarıyla yürüyen proje, benzer düşünen herkese açık. Finansman sistemi de bağış yoluyla değil, bir tür takas sistemiyle ilerliyor.
Bu motorsuz ekolojik yelkenli, sadece destekçilerinin kullanımına açık olacak. “Mutlu olma sanatı olarak bakıyoruz ekolojik yaşamaya. Masalsı bir dünyayı, bize hep masallarda var olduğu anlatılmış bir dünyayı mümkün kılan bir sanat.
Başka dünyalarda veya öldükten sonra değil, bu dünyada mümkün kılan. İki temel kavramımız var ekolojik yaşam deyince: Doğa ve beden. Doğa çeşitliliktir, bir ilişkiler bütünüdür. Yaşamı sadece kendi üzerinizden değil, içindeki tüm ilişkilerini görerek ve bu ilişkilerin gereğini yerine getirerek, yani kendi dışınızdaki canlı ve cansızları umursayarak yaşamaktır.”
Binder bu hedefi için yüz yıl öncesinin yelkenlisi sakoleva tırhandili seçmiş. Tamamı o günün teknolojisiyle üretiliyor. Geleneksel bir yelkenlinin insanı doğaya en çok yaklaştıran nesne olduğunu düşünüyor.
Neredeyse iki bin yıl önceye dayanan bu model ise 1930’lardan sonra görülmemiş. Artık bu yelkeni kullanmış denizci bile kalmamış. “Neden artık var olmayan bir yelken seçtiniz?” sorusuna da şöyle cevap veriyor: “Meraklı olduğumuz için. Geçmişin yelkenlerini ve bu yelkenleri nasıl kullandıklarını merak ediyoruz.
Bu yelkenlerle yapılan denizciliği de. Bu ilginç yelkeni deneyip öğrenelim istedik. Sadece bunu da değil, başka yelkenler de deneyeceğiz. Meraklıyız. Böylece bu kültürü yansıtan ve geleneksel denizciliği yeniden canlandıracağımız bir anıt-kayık yaratmış olacağız.”
Kategoriler: [post_category]
Online Keşife Abone Ol
Online Keşife Bültene Abone ol
Güncel Konular
Dilediğiniz Makaleyi Bulun...
Kütüphane | Onlinekesif.com bir Online Keşif A.Ş. Kuruluşudur | © 2024 CodeAD Inc. | Gizlilik Sayfası
Bu site, cihazınızda bilgi depolamak için çerezler kullanır – bazıları sitemizin çalışması için gereklidir, diğerleri ise siteyi ve reklamlarımızı geliştirmemize yardımcı olur, ancak siz izin vermedikçe gerekli olmayan çerezleri ayarlamayacağız.
Tercihlerinizde istediğiniz zaman değişiklik yapabilirsiniz.